13 Ekim 2011 Perşembe

Her Arbede Geçermiş



Her arbede geçer dediler. Zahmetsiz rahmet olmaz dediler inandım. Öylece baktım ki yıllar geçmiş. Yıllar geçmiş dediğime bakmayın gençliğimin en guzel yaslarında ömrümün baharındayım aslında... 
Ne kadar zor gelirdi yaşamak. cok değil 4-5 sene öncesinden bahsediyorum. Her gün derdim ki "Allahım! normal bir günüm olmayacak mı benim? Neden hep dert hep dert. Bıktım yaşamaktan!" 
Bir memnuniyetsizlik.. Bir rahatlık.. Bir boşvermişlik.. Ahh diyorum ahh.... Neyse :) Sonradan anladım ki Teomanın dediği gibi ' daha 17, 17ymiş... ' 17 deyince öyle birsey canlanıyor ki gözümde.. Böyle incecik.. Naif.. Kırılgan bir sayı sanki.. İnce bir lavanta gibi.. Rüzgar degdi mi mis gibi kokular yayan... İşte o zamanlara dayanır kagıtlarla yakınlıgım... o zamana dayanır kitap üzerine kitap yazmak isteyişim. o zamana dayanır oturdummu sayfalarca yazmak, yazmak istemem. Tutarsızca yazardım. düşünmeden yazardım. ama hep yazdım... 
Liseye ilk basladıgım yıldı. sorunlu zamanlarımdı o zamanlar kendime göre.. Babam - o guzel insan! - gelir sorardı -kızım ne oldu?, kızım neyin var?... yok birsey baba derdim hep... yok birsey.... susardım... gözlerim halıdaki desenleri izlerdi... Sekiller cıkarırdım tiyatrolar yazardım o fazla desenli eski halılarda.. Babamı dinlemezdim.. - kızım anlat... derdi babam... Susardım aksine.. 
Sonra bir gün cekti bir kenara.. Al sana kalem, al sana kağıt dedi... Anlatamıyorsan yaz dedi.. Yaz da biz de bilelim. Yaz ki bilelim dedi....